Deirde Finnerty
BBC News
İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırıları başladığında, İrlanda vatandaşları İbrahim AlAgha ve eşi Hamida, uzun bir tatil için Gazze’de bulunuyordu.
Çift, Dublin’de doğan üç çocuklarını Gazze’deki akrabalarıyla tanıştırmak ve Filistin kültürünü onlara göstermek için bölgeye uçmuştu.
Fakat hayallerindeki büyük aile buluşmaları yerine patlamalar ve sığınaklara kaçışlarla karşı karşıya kaldılar.
İbrahim “Bitmeyen bir bombardımandı, evin sallanması bir türlü geçmiyordu” diye anlatıyor.
Hamas’ın İsrail’de 1.400’den fazla kişiyi öldürdüğü saldırısının ardından İsrail de Gazze’yi bombalayarak en az 3 bin 300 kişiyi öldürdü.
İsrail, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yaşayan 1,1 milyon kişiye bölgenin güneyine gitmelerini söylediğinde İbrahim de ailesiyle birlikte Gazze kentindeki evlerini terk ederek güneyde, Han Yunus’taki ebeveynlerinin evine sığındı.
Kaçan diğer akrabaları ve arkadaşları da kendilerine katılınca dört odalı evin nüfusu 90’a çıktı.
İbrahim “Gelmek isteyen kimseyi geri çeviremezdim” diyor.
Dört odalı bir evde 90 kişi yaşamak kolay değil. Her döşekte ikişer kişi, vardiyalar halinde uyuyor.
Mühendis olan İbrahim, pencerelerdeki camların patlamalarda kırılarak içeridekilere zarar vermesi ihtimaline karşı önlem olarak pencereleri söktüğünü anlatıyor.
Fakat gıda, su ve elektrik erişimleri kısıtlandığı için evdekiler huzurlu değil.
“Uyandığımız andan uyuduğumuz ana kadar sadece hayatta kalmaya çabalıyoruz” diyor.
Evdekilerin bir kısmı her gün konserve yiyecek dağıtılan yerlerde bekliyor.
Komşularının odun fırınında ekmek yapma imkanları var fakat azalan un ve su stokları nedeniyle günde ancak bir öğün yiyebiliyorlar.
Bu durum, onu beş yaşından küçük olan 30 çocuk için kolay değil.
“Sürekli su ve yemek istiyorlar. Elimizden geldiğince veriyoruz ama durum çok zor” diyor ve ekliyor:
“Biz büyükler olarak daha fazla dayanabiliyoruz, aç kalabiliyoruz ama çocuklar yemek istediğinde onlara hayır diyemiyoruz.”
İbrahim evdekilerin sağlığından endişe ediyor. Aralarında bir hamile kadın, bir de yakında ilaçlarının tükeneceğini söyleyen yaşlı bir şeker hastası adam var.
İçlerinden biri hastanelik olursa, onu hastaneye götüremeyeceklerini biliyorlar.
‘Oğlum çok endişeli’
İbrahim’in kendi çocukları da olaylardan derin şekilde etkilenmiş. Üç ve dört yaşlarındaki Omar ve Eileen her patlama sesinde korkuyor. İbrahim ve eşiyse onların dikkatini dağıtmak için oyunlar oynatmaya çalışıyor.
Geceleri de gürültüler onları yataklarından sıçratabiliyor.
İbrahim ailedeki en endişeli kişinin ise 8 yaşındaki oğlu Sami’nin olduğunu, insansız hava araçları tarafından vurulmaktan korktuğunu söylüyor:
“Olan bitenleri anlıyor… Öfkemizi duyup hissedebiliyor ve gerçekten endişeli bir halde.”
Gazze’deki durum kötüleşirken İbrahim ve ailesi İrlanda’nın başkenti Dublin’e dönebilmek için girişimlerde bulundu.
Cumartesi günü “çok riskli” bir yolculuğu göze alarak, Gazze’den iki çıkış kapısından biri olan Refah’a gittiler.
Şimdi de, çatışmaların başından beri kapalı tutulan Refah Sınır Kapısı’nın gerçekten açılması durumunda, arabalarında oraya tekrar gidebilecek kadar yakıt kalıp kalmadığından emin değil.
“Umudumu kaybetmeye başlıyorum” diyor.
Gazze kentindeki El Ehli Hastanesi’nde yüzlerce kişinin ölümüne yol açan saldırının ardından, evlerinde kimsenin gözüne uyku girmediğini anlatıyor:
“Gerçekten hayatlarımızdan endişe ediyoruz. Hiçbir sınırları yok… herkes, her yer hedef alınabilir.
“Her gün işler daha da kötüleşiyor.”